30 Ocak 2009 Cuma

17. ay raporu

Bu ay sosyal anlamda çok geliştin, değiştin.
Taklit yeteneğin beni hayrete düşürüyor. Bir muhabbet etme hali, eğer gülünüyorsa aynı tonda gülüşmeye dahil olup “ ben de buradayım, dahil olmalıyım” ruh hali... Seviyorum bu interaktif durumu. Seninle sıkılmak imkansız, olsa olsa fazla aktiviteden bayılabilirim. Olmuyor da değil...
Taktın bu aralar fotoğraf makinesine. Elimde görünce başlıyorsun “ anni anni anni ve ve ve” heyecanlı seslenişe, ellerinle “ gel gel “ yaparak. Verdim geçenlerde eline. Çiçek’i kaptığın gibi kanapeye yatırdın, fotoğrafını çekmeye çalıştın. Bunu yaparken 2-3 defa makine düşünce aldım elinden , anlatarak ve sana uygununu almaya söz vererek.

İşte bu nokta yeni bir açılım gerektiriyor; İstediğini almak için tepinme ve ağlama denemelerin çoktu, ayın sonuna doğru vazgeçmeye başladın. Ağlatmak değildi asla amacım, ama tepinip ağlayarak da alamayacağını her istediğini öğrenmen gerekiyordu. Ağlarken yanında kucakladım, sesin benim sesimi bastırsa da sabırla bekledim, sabrımı kaybetmeye yakın seni başkasına emanet edip uzaklaştım senden...
Bu ay favori oyuncağın Biber’di. Helyum balonumuz... Mama sandalyene bağlı olduğundan her öğünde onu da besledin ipinden çekip. Aslında ismi “ Dora” ymış, ama biz tanımıyoruz çizgi film karakterlerini, hala izlemiyorsun televizyon. Arada baban benden gizli açıyor Baby Tv, onun deyimiyle “gestapoluk” yapıyorum... 2 Yaşına kadar elimden geleni yapacağım...
Alışveriş merkezi hatıralarımızı paylaştım bu ay. Peşinde koştruyorsun beni, bir oraya bir buraya atıyorsun kendini , non –stop keşif...
Dilin çözüldü iyice. Anneannem ve senin anneannen seninle son 2 haftadır, acayip farketti. Bıdır bıdır konuşuyorsun. Dün gece babanın “ Nasıl geçti günün?” sorusuna cevabın 3 dakika non-stop sürdü... Sonraki diyalog;

Baba; Kısacası yoğun bir gündü ?
Naz: Ebet...

...................
Anne: Aaaa azı dişi çıkmış.. Aç kızım ağzını bakayım.
Naz: ( Açar) açtiiiii...
Anne: Aaaa cidden çıkmış
Naz: Benim dişim... ( gayet net)
..................
Baba: ( Banyoda saçını kurutuyor)
Naz: (Pıt pıt bizim odadaki kutuya,kendisine ait saç kurutma makinesini kapıp babaya eşlik etmeye gider ) geldiiii...
Anne: ( İsten gelmiş kapıda) Merhaba kızım, nasılsın?
Naz : ( Bir göz atar bana, mutfağa koşmasına devam eder) Meyaba...

Bazen ellerini iki yanında sıkıp yüksek sesle “anlamadın” beni der gibi kelimeleri yuvarlıyorsun ağzında...
Dilinle bizimle dalga geçer gibi “ bıdıbıdıbıdıbıdı” diye non stop 2-3 dakika bıdı’lıyorsun, çok güldürüyor beni...
Aklıma diğer gelen ilave tamlamalar;
Anne is gitti
Ver ver ver ( birşeyi çok istediğinde), gel gel gel
Baba gitti? ( ahhh kızım babanın seyahatleri arttıkça bu cümleyi daha çoook duyacağım galiba)
Kipat ( kitap)
Mama pişiii...

Eminim daha çok şey söylüyorsun, ama sürekli yanında olmadığından hemen kapamıyorum ne demek istediğiniL
Dans ve müzik talebine spor aktiviteleri eklendi. Köprü kurma olayını geliştirdin. Göbek yerden kalıyor artık, ellerle de dengeyi kurarsan bu iş tamamdır!
Favori oyuncağın Legolar... Legoları renklerine göre ayırmaca oynuyorsan, biz karışık takarsak renklerini söküp renklerine göre takıyorsun üstüste. Seni Başak seni J
Kahvaltı ederken baban en sevdiğin kucağına kurulmak, inmiyorsun oradan.
Süt yasaklı kelime, adını söylersek buzdolabına yapışıyorsun. Emzirmeme rağmen, çok da takıntılı değilsin emmeye, ben emzirmeden de uyuyorsun. Ama süt görürsen affetmiyorsun. Max. 200 ml kuralını ihlal etmemek için sesli kullanmıyoruz bu kelimeyi.
Bir yasaklı kelime de , pilav. Adını duyarsan başka yemek yemeyip, ocağa işaret edip “ mama mama ver” diye tutturuyorsun. Diğerleri mama değil ya...

Ekmek aşkımız da devam ediyor. ( BKZ. Fotoğraf ) :)
Maya 2 gecedir seni emziksiz uyuttu. İnşallah devam eder. Denem süresi bana göre bitmedi, haftaya evde yanında olacağım kızım, ondan sonra kararımı net vereceğim...


Sokakta, parkta istisnasız her yerde herkese gülümsüyorsun... Çocuk görünce yaş ayırt etmeden çığlık atıp sarılıyorsun ... Gözlerim doluyor , umarım hayal kırıklığı yaşamazsın hayatta yavrum. Hep senin gibi sevgi dolu insanlarla karşılaş...

Edit etme hakkımı saklı tutar sana 17.ay sonu raporunu sunarım canım kızım...
Hep beraber, hep huzurlu olsun....

Karma...

Karma bu 'dur...
Günün ortasında beni duygulandırdın, mutlu etmenin mutlu olmakdan da güzel olabileceğini hissettirdin Nisa'cım. teşekkürler

29 Ocak 2009 Perşembe

Bu sene aşure...

Geçen sene " kız anneleri pişirir" dediler, annem ve anneannem pişirdi, biz dağıttık.
Kızımın ilk aylarında bereket oldu.
Bu sene yine burada annem- anneannem... Aşkısı çok sever, o gelince seyahatten, biz Naz'ımıza yeni bakıcı ararken Cumartesi günü pişirmiş annemler bizde, missssssss. Dağıtmışlar...
Ben çekemedim fotoğrafını.
Tam sevdiğimiz gibi özlü özlü, üstü süslü püslü, tüm tüm kuruyemişli....
Bereket olsun, afiyet olsun...

26 Ocak 2009 Pazartesi

Yeni dostlar

Geçen hafta beni çok mutlu eden bir öğle yemeğini anlatmayı erteledim , kriz günlerime denk geldi.
Aslında tam tersi böyle günlerde yenilikleri , güzellikleri akla getirmek lazım...
Geçen Perşembe Mert'in annesi Sinem 'le Istinyepark'ta güzel bir öğle yemeği yedik. Ruzgar'ın annesi Devrim de katılacaktı, bir gece önce rahatsızlanan Ruzgar'ı bırakamadı tabi :(
Ana temamız çocuklardı elbette. Amacı onları doğru yetiştirmek ama bir yandan da kendine de zaman ayırmayı ihmal etmeyen iki anne olarak uzun uzun sohbet ettik, paylaştık. Nefes aldık. Oyun grubunda onlarla ilgili onların yanında fazla konuşmamaya dikkat ettiğimizden, hep ufak cümleler ve bakışlarla paylaştığımız ortak noktları , zorlukları uzun uzun konuştuk.
Ne iyi yaptık, yine yapalım...
Darısı diğer anne dostlarla paylaşımlara...

P.s: House Cafe'yi hep sevmişimdir. Nişantaşın'dakinde büyük şovalye masası çevresine ne güzel yemekler yedik dostlarla naneli limonata tadında. Istinye Park'takinin de ferah havasını seviyorum. Salataları özellikle tavsiye ederim...

Değişimi kucaklamak lazım...

Yeni bir başlangıç...
Bir sürü insanla tanıştım haftasonu. Kendime şaştım, bıdır bıdır ben, kilitlendim, 2 kelime biraraya getirip cümle kuramadım. Aşkısı yanımda, kızıma yeni teyze, abla, bize ev arkadaşı aradık. O olmasa boğazımda kilitlenen hıçkırığımı tutamaz, kendimizi anlatamazdık. Yine durdu yanımda, ne arkamda ne önümde. Her kalakaldığımda boşlukları doldurdu...
Pazar sabahı , eee bir de bu hanımla tanışalım,kısmet diye açtığımız telefon üzerine gelen Maya'yı sevdik. Kal yanımızda tanışalım, deneyelim dedik. Annem, anneannem , kardeşim evde. Bu hafta zor bir hafta, çalışmam lazım. Sonra ben kalacağım bir süre evde başarabilirsem, işlerimi ayarlayabilirsem...
Naz sevdi, tek kriter bu oldu.
Endişe diz boyu. Pozitif kalmaya çalışıyorum, gidip gidip can simidim kocaya sarılıyorum, konuşup konuşturup terapi yaptırıyorum yaşam koçuma...
Detaylar minimum 1 hafta sonra. Kendimi eğitiyorum dedim ya, acelecilik ve hazmetmeden, kendi içimde çözmeden dışa vurma ilk ders konum...
Yine de tüm değişimleri kucaklamak lazım, çünkü değişim hayatımızın tek değişmez parçası...