Çok büyütmüştüm kafamda... Kutlamak adına değil, ama bir gün de şimşekler çakacak, sihirli değnek değecekmiş gibi gelmişti... Patlamadı havai fişekler, aydınlanmadım :) Ama dürrtüm bir kendimi. O iyi geldi. Azıcık kendime geldim...
Üstelik doğumgünü sabahına bir sinagogda cenaze törenindeydim... Daha nasıl aydınlanır insan , nasıl kayıtsız kalır böylesine gözüne sokulan bir mesaja...
Ya da benim mesaj alasım, kendime gelesim vardı, bilmiyorum....
2010'un Mayıs 10 itibariyle yön değiştireceğini umuyorum. Ben anlamam astrolojiden , ama ofisten bir arkadaşım söyledi... 13 Mayıs önemli bir günmüş :) Bakalım... Üstüme çöken, hatırlanmanın ve değer verilmenin verdiği dayanılmaz hafifliğin 31. yaşım boyunca devam etmesini diliyorum...
Güzel bir haftasonuna girişi aslında kızım sayesinde Cuma günü yaşadım... Naz'ın kreşinde aslında gösteri yapılmıyor... Mektup'la Anneler Günü kutlamasına davet gelince şaşırdım aslında... Gidince anladık ki zaten gösteri değilmiş... Tüm veliler spor salonunda toplandık, sırayla bir şiir ve şarkı söylediler bizim için ... Sonra okullarında çektikleri videoları hem bize cd olarak dağıttılar hem de beraber izledik.
Sonra bahçeye çıktık, piknik yapmaya ve aşağıdaki sanat eserlerini görmeye... Hepsi kot ve beyaz T-shirt'liydi miniklerin ... Harika bir deneyimdi, ve benim için ...
Aynı akşam aç, susuz Kavaklı Park'a attık kendimizi, saatlerce, neredeyse uyku saatine dek parktaydık, eee tabi saat 9 gibi açlık krizine girdi Naz, ver elini en favori köftecimiz... İlk defa o saatte yemek yedi.. Ama yedi uyuklayarak, açtı ama mutluydu... Eee tabi biz de öyle...
Cumartesi evde keyif günü yaptı , uzun bir kahvaltı, öğlen uykusunu mütakip salonun ortasında ceviz fındık kırmalı piknik...vs
Gecesinde kızımızı yeni ablasına emanet edip başbaşa şık bir yemek...
Pazar sabahı Anneler gününde burada olan anne ve anneanneyi ziyaret, 4 kuşak hanımlar kardeşin evinde... Naz eksik bu fotoğrafta, kendisi balkon temizliyordu o sırada :)
Sonra tabi Naz'a çalıştık yine, ilk bisikletini aldık kızıma... O arabada uyurken koyduk bagaja, uyandığında parkta görünce çıldırdı tabi ama maymun iştahı 4 dak sürdü... Bakalım sever herhalde...
Kendime de almak istiyorum, çok özledim bisiklete binmeyi ... Çok...
Dün de o kadar güzel doğumgünü mesajları aldım ki , o kadar doydu ki ruhum, ancak bunu bekleyebilirdim 30. yılımın sonunda... Ne kadar güzellik biriktirmişim, ne dolu geçmiş yıllarım... Kızım var herşeyden önce 30 yılımın hamilelik dahil son 4 yılını dolduran... En büyük mutluluğum , en sevdiğim ... En sevdiğini kaybetme korkusunun verdiği, bazen şuursuz ruh halleri de bu işin bonusu tabi.
6 yıldır önümde ya da arkamda değil, tam yanımda duran hayat arkadaşım... Tanıştığımız sene o da 3o. yaşını bitiriyordu, şimdi ben... Belki bu satırları hala yaşıyor ve yazıyor olursam 60'ımızda da yazacağım...
Ailem ve dostlarım... Yıllardır biriken, birktikçe daha da çoğalan, eski , yeni, tanıdığım ya da tanımasam da tanıdık...
Olmuşum ben dedim, olmuşum....
Hayata inat, dertlere nispet, KADERimi kucaklamaya karar verdim... Eee ne de olsa önümüzdeki 2o yıl ileri saymamaya karar verdim , 50'imde de 30'dan geri sayacağım ölmez de sağ kalırsam... Dedim ya kaderimi kucaklıyorum , en kocamanından...
2 yorum:
Şahane bir yeni yaş karşılama yazısı yazmışsın. bak insan bir anda nasıl da olgunlaşıyor:) 30'un hali bir başka.
Artık saymıyorum demişsin ya, ben de 41'de bırakacağım saymayı. Kendime maşallah deyip orda pause düğmesine basacağım:)
Birkez daha kutlu olsun yaşın.
sağlıklı, mutlu senelere... iyi ki doğdun...
Yorum Gönder