27 Şubat 2009 Cuma

Deli miyim ne?

Başımı kaşıyacak vaktim yok , ama unutmamak için yazıyorum;
Toplantı odasına bırakılan yarı finish'li kumaştaki amonyak kokusu Naz'ın bezinin kokusuna benziyor diye oday 3 defa girilir mi önünden geçerken? Girilir...

26 Şubat 2009 Perşembe

Zıpır Pazar


Cumartesi akşamı bizi korkutan Naz ve Pazar havanın yine süper! olması sebebiyle evde takıldık... Evde vakit nasıl geçiyor hiç anlamıyorum haftasonları. Hafta içi aynı sürede neler neler beceren yetiştiren, dünyaları halleden ben, haftasonu günün sonunda " eee hiçbir şeye yapmadık" psikoljisiyle kalakalıyorum... Bu haftasonu pazar alışverişini yapan er kişi olunca, Naz uyurken ben de biraz kendimi toparladım. Kızıma patatesli top kek yaptım... 10 dakika da yapılıp 20 dakikada pişiyor , Naz da 2'şer 2'şer yiyor...
Naz'ın uyumasını fırsat bilip market alışverişi, kahve, gazete, kitap... birleştirip 2 saatlik bir mola yaptık sevgili ile...
Bu hafta Maya ve Naz başbaşa kaldılar 1 ayın sonunda, hem haftaya 2 saatlik ön antreman oldu onlar için. Ben tabi arabadan inerken, kapıyı anahtarla açacağım, baskın yapacağım, acaba ne yapıyorlar... gibi sorularla standart kasıntı müfettiş Gadget hallerinde sevgiliye kahlaha attırırken baktım eid ile büdü pencerenin pervazında sokak izliyorlar oyun oynayıp. Ayyyy ne mutluluk. Yukarıdaki kareler eve girişimizden hemen sonra. Kudurduk 3'ümüz... Bizim ki alıyor lap top'u çalışıyor, tık tık tık... tırmanıyor, yatıyor, zıplıyor, köprü kuruyor, benim dekarsyon dergilerine ortak oluyor... Yakında parende atacak, bekliyorum, az kaldı...

Neyse bir gaz not etmek istediğim haftasonunu yazdım. Gecenin bu saati ancak, bu saatten önce çalışıyordum hazır sevgili dışarıdayken. Bu aralar zaten ne yapıyorsun diyenlere sadece çalışıyorum diyorum, çünkü cidden öyle :) Apayrı bir post konusu... Çalışmak için mi yaşıyoruz, yalamk için mi çalışıyoruz geyiği... Ben bu aralar a şıkkıyım...

Posted by Picasa

25 Şubat 2009 Çarşamba

Rüya bir yaşında....

Bu Cumartesi Naz'ı arkadaşının doğumgününe, kendimizi de senelerce görüşemeyip geçen sene anneler günü'nde yaptığımız kahvaltı organizasyonunda tekrar bir araya geldiğim, ben çünkü Pınar benim üniversite arkadaşım, Pınar ve Faruk'un anne ve babalıklarının 1. yılını kutlamaya gittik...
Ev pür neşe çocuk kaynıyordu . Naz kapının girişinde yanımdan ayrılmadı, halıyı kendine sınır çizdi, üstüne adım atmadı, antrede bekledi bir süre... Kucağıma almadım, ama yanından da ayrılmadım... Zamanla alıştı, bir ara tek başına Rüya'nın oyuncaklarını karıştırıyordu. RÜya da Naz'ın izinde, pıtır pıtır yürüyor, kafa dimdik, her yeri didikliyor, çok da akılıı bakıyor zaten... En son Ağustos sonu Naz'ın doğumgününde beraberdik, zaman su gibi akıyor, ben yakalayamıyorum. Kendime kızıyorum sonra, neleri kaçırıyoruz diye...


Bu ay 2. defa basındayız. Faruk bize jest yapıp Naz Arslan/Florya olarak Hoca efendi bölümünde kızımıza yer vermiş, teşekkürler :)
Dönüşte NAz araba koltuğundan neden mızıldanıyor acaba, Ikea'ya uğrasak mı, tarifk ne durumda acaba... diye konuşurken kendi aramızda, bir anda Naz böğürmeye başladı ve o kadar şiddetli kustu ki, tıkandı. Şükürler olsun ki arka koltukta onun yanındaydım, yoksa TEm'de ne yapardık bilmiyorum. Hemen terş çevirdim, bir yandan onu sakinleştirmeye çalıştım bir yandan da ön koltukta deliye dönen, Naz doğduğu günden beri en büyük korkusu yemer yerken, ya da uyurken NAz'ın nefessiz kalması olan kocayı. NAz ağlamadı, sadece üstünü gösterip " pis pis" dedi. Elbise giydiğinin ve güzel olduğunun farkındaydı, üstünü tutup "cici cici" diyordu evden çıkmadan. Sakinleştirip hemen değiştik üstünü. Benim öyle bir şansım yok tabi kusmuk içinde. Üşütmüş, nasıl hem de. O kadar da korudum kendimce, ama çook soğuktu. Sırf bu yüzden sabah onu Gymboree denem dersine de götürmemiştim. Kucağıda 2 defa daha çıkardı. Sonra bir bitkinlik, kucağıma gelmeyen çocuk, yapıltı bana, kafasını dayıyor koynuma, sarılmaya çalışıyor... Uyutmamak için bildiğim tüm şarkıları söyledim, bir yandan panikten gözü dönmüş, acısını benden çıkaran babaya da laf anlattım. KApıda Maya bekliyordu, kızı da kapıda bıraktık yavaş geleceğiz diye.. Hemen o Naz'ı paklarken ben acaba bir önceki akşam pişen ve öğlen yedirttiğim karnıbahar çorbasını beğenmeyip acil tarhana çorbası pişirdim. Neyse ki yedi ve uykuya yollandı, ben de kendimi temizledim ama kızımın bana o yardım isteyen sokuluşları herhalde gözümün önünden bir süre gitmeyecek... İyi ki iyi ki arkada ve yanındaydım, başka türlüsünü düşünemiyorum...