22 Haziran 2009 Pazartesi

Bu haftasonu biz...



Biraz da güzellik;

Cumartesi sabahı 22 aylıkken ilk parmak ( bence avuç) boya aktivitesinden büyük keyif alan, sonra bırakmak istemeyen, bu yüzden ortalığı yıkan, sonra tüm haftasonu evdeki herkese kurrutuğumuz resimlerini gösterip kendini alkışlıyan ve alkışlatan Naz

Cumartesi babasını beklerken, gidip ABRACADABRA 'da babasına pide yapan ama büyükanneanneyi görmek için tadına bakamayan, üstüne gidip beklerken kurabiyeleri hüpleten Naz;


Birbirlerine hamur ikram eden 2 bücürük, Mert ve Naz, ve biz güzel anneleri;

Pazar günü, en güzel programlar spontan olanlardır dedirten, cümbür cemaat bir mangal partisi , bahçede kalmak istemeyen kendini dışarı atmak isteyen, hatta apartmana girip , bebek arabasına kurulan, dışarı çıkamayınca yine ortalığı yıkan ve yine baba müdahalesiyle kendine gelen Naz,
Ev ayağa kalkacak, Naz teyzesine taşınacak , tüm perdeler inecek, pencereler yapılacak ama buna rağmen dün gece onbire dek damla sakızlı kahve hüpletip , kaynatan Elif ve Murat...

Biz adam olmayız...

Sadece kendime...

Bazı konular ve anlar vardır, kimseyle paylaşılmaz, kimseyle konuşulamaz... Konunun tarafları da dahil...Atarsın içine, ama hep aynı konu su yüzüne çıkarsa ve hayatının ortasına kocaman bir volkan gibi oturursa, ve hatta her patladığından dışa akan magmanın fazlası içine akarsa, daha da korlaşırsa, konuya daha da hınçlanırsan, ilgili ilgisiz herşeyi herkesi silmek istersin , ama yapamazsın çünkü atsan atamazsın, satsan satamazsın, hayatını yeniden yazamazsın...
Fütursuz, sallamaz olmayı özlersin, bile bile öyle olmadığını, olamayacağını, ama kendini kabullenemezsin de ...
İşte böyle iki arada bir derede hiçbirşeyin keyfini süremez, tadına varamaz, herşeyi " to do list" te bir madde olmaktan öteye taşıyamazsın... Su terazisindeki damla gibi bir oraya bir oraya akıverirsin degeyi tutturmaya çalışırken, koyveremezsin...
Outstanding hayatlar yaşamaya mahkum olursun...