Bazen diyorum ki sorun bende,
bazen diyorum ki kesin onda.
İnsan hali, bazen dipte bazen
tepede oluyor mood. 30’dan sonra daha fazla sanki bu gelgit’ler. Tam tersi
olması gerekmiyor muydu? Oturacaktı kişiliğim, benliğimi bulup aydınlanacaktım?
Hayır, tam tersi aydınlanmayla farkındalık eşzamanlı olunca; ‘ Aptal insan,
mutlu insandır” soylemine yaklaşıyorsun.
Su sosyal medya ve hayatların
fazla içiçe olması da durumu biraz körüklüyor sanki. Şöyle ki;
Bir kısım
yeme-içme-gezme-tozma eylemlerini öne çıkarıyor, diğer kısım “bakın ben ne
kadar becerikliyim” , bir başkası “uykusuzum, bittim , atom anneyim”, diğeri “
projeseverim, el işinin en şahanesi bende, anneyim, iş kadınıyım, uçarım,
kaçarım”, bir de “ en sosyal benim, sevenim cok, hediyelerden başımı
kaldıramıyorum”…
Eleştiri değil hiçbiri, ben
de zaman zaman farklı gruplar içinde buluyorum kendimi paylaştıklarımla. Ama
bakıyorum bir tutarlılık cogunda, kıskanıyorum ne yapayım J Cunku ben hepsinden birazım, dağınığım, bir
gün dünyanın tepesinde oturuyor hissediyorum kendimi, diğer gün dipteyim,
kendime acıyorum.
Sahip olduklarım ve
olmadıklarımı listelemek değil amaç, şükretmeyi bilmez hiç değilim, bunların varlığını ya da yokluğunu,
kaybetmeden ya da sahip olmadan anlamadığımdan, hem çok farkındaymış da
mutsuzluğum ondanmış derken aslında hiç farkında olmadığımı farketmek…
Sanırım gitgide çetrefilleşir
bu yazı, en iyisi mevcuda dönmek… Eldeki mevcutlarla en iyisini yapabilmek.
En büyük mevcudum kızım ve
henüz, bilmiyorum 2. Çocukların kaderi mi, yokmuş gibi davrandığımız yoldaki
ufaklık… Ama bakıyorum bazen en acımasız ona oluyorum.
Sadece anne olmaya izin
vermezken bu düzen, şefkat duygusu yerini kurallara, aman sorumluluk sahibi
olsun, temiz olsun, sümüğünü koluna silmesin, elini 20’ye dek sayarak yıkasın,
bir sabah sadece bir sabah oyalanmasın derken…. Bakmışsın söylenen, kuralcı,
sevgiden yoksun anne müsveddesi muamelesi görüyorsun. Aslında her cephede
savaşırken fazlaca yalnız kalmaktan cogu zaman nedeni.
Eskiden kalabalıklarda
büyüyen çocuklardık, hep aynı kişi uyarmazdı, sevmeye gelen büyükler 2 gün
göreceğim sımarsın boşver demezdi, sevmekle beraber sorumlulukları da
paylaşırdı. Babalar akşam mesaisinden sonra evinde ailesiyle sofradaydı.
Şimdilerin düzenleri çok karışık çoook… Herkes kendince hem haklı hem haksız,
ama başkaları hep haksız… Beklentiler, ana fikirler cok farklı ve büyük aile kavramı kendini çekirdeğe, çekirdekten de kişisel mutluluklara dönüyor. bazen en aklı başımızdası bakıyorum da kızım... Gönül gözü açık hala çünkü...
Nasıl açacağız tekrar o çakrayı , bilen var mı?...