5 Aralık 2012 Çarşamba

-Mı acaba?


Bazen diyorum ki sorun bende, bazen diyorum ki kesin onda.
İnsan hali, bazen dipte bazen tepede oluyor mood. 30’dan sonra daha fazla sanki bu gelgit’ler. Tam tersi olması gerekmiyor muydu? Oturacaktı kişiliğim, benliğimi bulup aydınlanacaktım? Hayır, tam tersi aydınlanmayla farkındalık eşzamanlı olunca; ‘ Aptal insan, mutlu insandır” soylemine yaklaşıyorsun.
Su sosyal medya ve hayatların fazla içiçe olması da durumu biraz körüklüyor sanki. Şöyle ki;
Bir kısım yeme-içme-gezme-tozma eylemlerini öne çıkarıyor, diğer kısım “bakın ben ne kadar becerikliyim” , bir başkası “uykusuzum, bittim , atom anneyim”, diğeri “ projeseverim, el işinin en şahanesi bende, anneyim, iş kadınıyım, uçarım, kaçarım”, bir de “ en sosyal benim, sevenim cok, hediyelerden başımı kaldıramıyorum”…
Eleştiri değil hiçbiri, ben de zaman zaman farklı gruplar içinde buluyorum kendimi paylaştıklarımla. Ama bakıyorum bir tutarlılık cogunda, kıskanıyorum ne yapayım J Cunku ben hepsinden birazım, dağınığım, bir gün dünyanın tepesinde oturuyor hissediyorum kendimi, diğer gün dipteyim, kendime acıyorum.
Sahip olduklarım ve olmadıklarımı listelemek değil amaç, şükretmeyi bilmez hiç değilim, bunların varlığını ya da yokluğunu, kaybetmeden ya da sahip olmadan anlamadığımdan, hem çok farkındaymış da mutsuzluğum ondanmış derken aslında hiç farkında olmadığımı farketmek…
Sanırım gitgide çetrefilleşir bu yazı, en iyisi mevcuda dönmek… Eldeki mevcutlarla en iyisini yapabilmek.

En büyük mevcudum kızım ve henüz, bilmiyorum 2. Çocukların kaderi mi, yokmuş gibi davrandığımız yoldaki ufaklık… Ama bakıyorum bazen en acımasız ona oluyorum.
Sadece anne olmaya izin vermezken bu düzen, şefkat duygusu yerini kurallara, aman sorumluluk sahibi olsun, temiz olsun, sümüğünü koluna silmesin, elini 20’ye dek sayarak yıkasın, bir sabah sadece bir sabah oyalanmasın derken…. Bakmışsın söylenen, kuralcı, sevgiden yoksun anne müsveddesi muamelesi görüyorsun. Aslında her cephede savaşırken fazlaca yalnız kalmaktan cogu zaman nedeni.
Eskiden kalabalıklarda büyüyen çocuklardık, hep aynı kişi uyarmazdı, sevmeye gelen büyükler 2 gün göreceğim sımarsın boşver demezdi, sevmekle beraber sorumlulukları da paylaşırdı. Babalar akşam mesaisinden sonra evinde ailesiyle sofradaydı. 
Şimdilerin düzenleri çok karışık çoook… Herkes kendince hem haklı hem haksız, ama başkaları hep haksız… Beklentiler, ana fikirler cok farklı ve büyük aile kavramı kendini çekirdeğe, çekirdekten de kişisel mutluluklara dönüyor. bazen en aklı başımızdası bakıyorum da kızım... Gönül gözü açık hala çünkü... 
Nasıl açacağız tekrar o çakrayı , bilen var mı?...

Hiç yorum yok: