27 Ağustos 2008 Çarşamba

Daha iyisin meleğim...



Baktım da ne kadar depresif yazmışım , ama çok etkilendim Naz'ın durumundan elimde değildi, her ilk gibi bu da zor oldu , ama geçiyor, daha iyiye gidiyoruz...
Naz'ın ateşi Cuma akşamından sonra 4. gün kontrol altındaydı dün. Gündüz her öğünden sonra online bilgi aldığım için biliyorum ki öğünlerini yoğurdu hariç bitirmişti. Bu büyük bir gelişme tabi... Ay ne güzel bu aralar iyi gidiyor kilosu derken hastalık sırasında doğal olarak gerileme başladı... Naz uzun sayılabilir bir boyda, dolayısıyla kaybettiği kilo hemen belli oluyor.
Ancak dün banyo için soyduğumda hafiften yükselmeye başlayan ateşini farkettim ama artık daha fazla ilaç yüklemesi olmasın diye fitil vermedim... Banyo sonrası tarhana çorbası içirdim, ama çok istekli değildi doğrusu. Belki uyumadan önce içer diye yaptığım biberonda gece tahılına ise dudağını bile sürmedi. Sürünüp durdu bana. İlaçlar uykusunu getiriyor sanırım, bünye alışık değil tabi ve perasetamol etki ediyor. Emzirdim ve uyuttum... Her şey güzeldi yarım saat sonra deli gibi bir öksürük nöbeti başlayana dek...
Yüzüstü yattığı, yastık nedir bilmediği için ( dr'un önerisiyle yastık takviyesiyle uyutmaya çalışıyorum ki akıntısı rahatsız etmesin ) öksürük tıkadı bebeğimi, uykusu var kendini çeviremiyor. Kaldırıyorum, kendini itiyor , atıyor kucağımda ve her öksürük bittiğinde tiz bir çığlık atıp ağlayıp sarılıyor bana. Bir süre kucağımda, yarı dikey tuttum akıntısı geçene dek ama 11,5 aylık bir bebek nasıl balgam sökemez gördük... Neyse ki saat 22:0 civarı artık o kadar yoruldu ve uykusu vardı ki, yastığında sırtüstü bir süre hareketsiz uyudu ki akıntısı biraz hafifledi. Tabi sabaha karşı yine bir öksürük krizi, su da içmiyor, aldım emzirdim gün ağırırken, hem sakinleşti hem öksürüğü geçti.
Sabah daha iyiydi sanki, oyun oynadık, bisküvi- peynir- meyve karışımını istemiyor hastalığı başlayalı, biz de en sevdiği ikili kaşar peyniri-domates yedirdik. Yine bir savaş ilaçları içirdik ( Kendime not; Naz'a dışarı çıkacağın kıyafeti giydikten sonra sakın istemedği birşeyi içirmeye ya da yedirmeye kalkışma, özellikle kıyafet beyazsa, çünkü çok acayip tükürüyor, püskürüyor :) Saat 09:30 gibi uykusu geldi, ben de ona hikayesini okudum, yatağına koydum ve Marina'ya emanet edip işe geldim. Fotoğraf da bu sabahtan, hep hasta hallerini görmeyelim diye...
Şimdi koşa koşa eve gidiyorum, bakalım nasıl? Bu sefer sıra bende, boğaz ağrısı ve hafif şiddetli burun akıntısı var dün geceden beri, hemen ilaç takviyesi başlanacak bu akşam ki enerjim tam olsun. Geçen haftasonu hastalık yüzünden yetiştiremediğim doğumgünü ile ilgili her detayı şu 4 günde toparlamam lazım ama ben zaten sıkışık zamanlarda performans gösteririm hep hayatımın her alanında, yumurta-kapı ikilisi etkili biraz hem aşkısı hem bende.
Açık büfe için gerekli her şey sipairş edilecek, içecek alışverişine çıkılacak, pasta siparişi verilecek, Naz'a ayakkabı alınacak...vs. Bir aksilik çıkmazsa bahçeyi süsleyecek ekiple anlaşıldı...
Bu akşam anneanne, büyük anneanne ve teyzesi geliyor doğumgünü için. Kardeşim bir süredir annemin yanında tatildeydi, İstanbul'a dönüyor nihayet bu vesile ile :) Babanne ve dedesi de Cumartesi geliyorlar, doğumundan sonra herkes bir araya toplanıyor tam bir sene sonra , ne çabuk geçti zaman...

ÖNEMLİ NOT; Blogdan okuyup mesaj bırakan, telefonla arayıp hergün Naz'ın nasıl olduğunu soran tüm dostlara KOCAMAN teşekkür... Yalnız olmamak , hissetmemek çok güzel ve özel...

2 yorum:

KEO dedi ki...

Ben o hastayken birşey yazamıyorum, fotoğrafını çekemiyorum, bir daha hatırlamak istemiyorum sonuçta hep yaşayacağız bunları ama yine de belgeleyemiyorum işte:(
Geçmiş olsun, geçtiği gibi de uzaklarda oralarda kalsın inşallah bu hastalıklar.

Elif dedi ki...

iyi yapıyorsun belki de Ekim... Çok uzak olsun hastalıklar hem de çoook.