3 Aralık 2008 Çarşamba

Dolu dolu, pırıl pırıl

Ohhh be yazıyor olmak ne güzel... 10 gündür elim gitmedi bilgisayara. Sanki Maslak'a değil uzaya taşındı işyerim de hatlarım koptu. Oysa bukelamın gibi kendimce şakalaştığım tabiriyle "sosyete" ye çabuk alıştık. Her öğlen alt kattaki Cafe Nero 'da dün öğlen 11. bedava kahvemi içtim bile :)Sabahları 07:30 gibi ayrılıyorum kızışımla sadece 15 dakika geçirdikten sonra ama akşam 18:30 gibi evdeyim, doya doya oyun oynuyoruz, hanımefendi olur da iki dakika durur ve benimle vakit geçirmeye tenezzül ederse :) Kurtlar çoğaldı bu aralar, yaşasın bağımsızlık naraları atıyor...
Ellerini 2 yanında öne arkaya sallaya sallaya ( hani anaokulu çoızukları yapar ya) geziniyor kelebek...
Korkunç bir taşınma yaşadık, kesik elektrikli ve bol kutulu bir taşınma, düzensizlik, gelen giden gezdirilen müşteriler...
Aşkısı eve döndü geçen Salı... Baba eve geldi, 1 saat ailece oturabildik ben müşterileri yemeğe çıkarmak için Taksim'e gittim... Ertesi gün baba-kız ilk defa bir gün geçirdiler başbaşa. Marina'sız olmaz tabi ama beraber parka gidip , balık keyfi yapmışlar ardından yürüyüş... Geldiğimde eve Naz bana hiç yüz vermedi ve o günden beri " annne " demeyi bıraktı sadece "babbba" diye dolanıyor hanımefendi. Ufaktan bozuluyorum tabi, bana sürekli kapris, babaya gülücükler. Mutlu oluyorum ama ufaktan kıskançlık var dürüstçe...
Geçen haftayı akşamları saat 9:00 da Naz'ın hemen ardından sızarak geçirdim... Tabi işe gitmek için bu kadar yola alışkın olmayan bünyem uyumak istedi sürekli. Neyse haftasonu silkindim, kendime geldim.
Oyun grubu ile başlayan Cumartesi günü ( Sinem-Mert ve bu hafta tanıştığımız Sebnem- Alper) haftasonuna süper başlangıç oldu. 10:30 gibi buluştular 2,5 saat vakit geçirdiler. Naz Alper' i küçük bir bebek sever gibi öpmek sarılma istedi, çabuk abla oldu... Her zamanki gibi dans ettiler, köpük balonları kovaladılar, toplarla oynayıp serbest vakit geçirdiler. Naz'ın oyuncak dolaplarını boşaltmak ve çadırında toplarla oynamak hoşlarına gitti. Naz arada odasına kaçıp çekmecesinden yeni T-shirt'lerini çıkarıp onları katladı, yanımıza gelmedi... Legolar ilgilerini çekmedi pek. Salon geniş diye orada rahat edeceklerini düşünmüştüm ama günün sonunda Naz'ın odasında zıplıyorlardı... Bir dahaki sefer odasında oynarız. Beraber havuçlu keke ve meyve atıştırdılar yer sofrasında...Bir dahaki sefere biz de boya kalemleri ve ev yapımı oyun hamuru ile hazır olacağız ( Naz hala tatmaya hevesli olduğu için) ...Öğleden sonra Naz'ı bırakıp evde bazı eksiklerimizi tamamladık ve akşam kızımı uykuya yatırdıktan sonra arkadaşlarla gece çıktık. Bahçeşehir Northshields'e hep gideriz ve akaşm yemeği saatlerinde çok da severiz. Ama bu sefer hem servis berbattı, hem o "şirin" garson (malum sıfatı kullanmak istemiyorum) şarap listesi isteyince Murat'ın elindeki menüden bize şarap ismi söylemeye çalışıp, başka menü yok mu deyince " yok" diyebildi... Skeç gibi değil mi? Saat 21:00 de kulakları sağır eden bir techno çalıyorlardı üstelik... Bizi aştı tabi ultra yüksek ses her ne kadar şarap güzel olsa da, geceyi Bahçeşehir Starbucks'ta noktaladık...
Pazar sabahı eski dostlar bizde kahvaltıdaydık Yelda-Erhan, Ozgun-Atilla bebek-Ahmet ve biz uzuuuun bir kahvaltı, gazete keyfi, Yeşilköy gezintisi, sokakta balık ekmek Pazar günü bir gün geçirdik... Akşamın kötü kararı "Osmanlı Cumhuriyeti'ni izlemekti, tam bir hayal kırıklığı... Oysa Pazar gününü güzel bir kahkaha ile noktalamak niyetindeydik...
Özet fotoğraflarımız aşağıda :) Naz deli gibi dolap boşaltıor, çekmece karıştırıp elinde t-shirtleri geziyor. Onaları katlamaya çalışıp başka odalarda, yerine yerleştirmeye kalkıyor.

Ve güzel bir hafta başladı güneşli , hala pırıl pırıl içim açılıyor:) Bir kaç haftadır bazı durumlardan dolyı sıkılan ruhum ferahlamaya başladı. Ne yapayım güneyliyim, Mersinli'yim, güneş beni şarj ediyor... 2 gündür sabahları yolda geçen 1saati kitap okuyarak geçiriyorum... Her işte bir hayır vardır, kızımla sabahları vakit geçiremiyorum ama en azından aylardır bitiremediğim " Empati" yi bitirdim. Bir adım ileri gidip Şule Yazgan-Yankı Yazgan'ın " Çocuğunuz sizden ne bekliyor'unu aylarca sayfa sayfa o anki durumlara göre didikledikten sonra düzgünce okumaya başladım. "Önce ailem" i de dahil ediyorum sabah yolculuğuma bazen. Filizcim gelecek Aralık 16'da, Amazon'dan sipariş vereceğim Montessori kitaplarını seçtim, onları getirecek... " The Absorbent Mind" , " The Montessori Method" ve " Secret of Childhood" ... Başka önerdikleriniz var mı?
Ayrıca Tracy Hogg'un toddler için kitabı konusunda kararsız kaldım, umuyorum Yapıncak yardım edecek bana :)

2 yorum:

Primarima dedi ki...

Kot pantolon nasılda yakışmış yaa bayıldım fotolara:)birde pozlar vermişki allahım...bu kız cocukları bi başka oluyor dimi?

Elif dedi ki...

bir de bana sor Ebru , bana aktığı anları yakalamk için nasıl insan üstü bir çaba sarfettiğimi :)
cidden başka oluyorlar ...