25 Şubat 2009 Çarşamba

Rüya bir yaşında....

Bu Cumartesi Naz'ı arkadaşının doğumgününe, kendimizi de senelerce görüşemeyip geçen sene anneler günü'nde yaptığımız kahvaltı organizasyonunda tekrar bir araya geldiğim, ben çünkü Pınar benim üniversite arkadaşım, Pınar ve Faruk'un anne ve babalıklarının 1. yılını kutlamaya gittik...
Ev pür neşe çocuk kaynıyordu . Naz kapının girişinde yanımdan ayrılmadı, halıyı kendine sınır çizdi, üstüne adım atmadı, antrede bekledi bir süre... Kucağıma almadım, ama yanından da ayrılmadım... Zamanla alıştı, bir ara tek başına Rüya'nın oyuncaklarını karıştırıyordu. RÜya da Naz'ın izinde, pıtır pıtır yürüyor, kafa dimdik, her yeri didikliyor, çok da akılıı bakıyor zaten... En son Ağustos sonu Naz'ın doğumgününde beraberdik, zaman su gibi akıyor, ben yakalayamıyorum. Kendime kızıyorum sonra, neleri kaçırıyoruz diye...


Bu ay 2. defa basındayız. Faruk bize jest yapıp Naz Arslan/Florya olarak Hoca efendi bölümünde kızımıza yer vermiş, teşekkürler :)
Dönüşte NAz araba koltuğundan neden mızıldanıyor acaba, Ikea'ya uğrasak mı, tarifk ne durumda acaba... diye konuşurken kendi aramızda, bir anda Naz böğürmeye başladı ve o kadar şiddetli kustu ki, tıkandı. Şükürler olsun ki arka koltukta onun yanındaydım, yoksa TEm'de ne yapardık bilmiyorum. Hemen terş çevirdim, bir yandan onu sakinleştirmeye çalıştım bir yandan da ön koltukta deliye dönen, Naz doğduğu günden beri en büyük korkusu yemer yerken, ya da uyurken NAz'ın nefessiz kalması olan kocayı. NAz ağlamadı, sadece üstünü gösterip " pis pis" dedi. Elbise giydiğinin ve güzel olduğunun farkındaydı, üstünü tutup "cici cici" diyordu evden çıkmadan. Sakinleştirip hemen değiştik üstünü. Benim öyle bir şansım yok tabi kusmuk içinde. Üşütmüş, nasıl hem de. O kadar da korudum kendimce, ama çook soğuktu. Sırf bu yüzden sabah onu Gymboree denem dersine de götürmemiştim. Kucağıda 2 defa daha çıkardı. Sonra bir bitkinlik, kucağıma gelmeyen çocuk, yapıltı bana, kafasını dayıyor koynuma, sarılmaya çalışıyor... Uyutmamak için bildiğim tüm şarkıları söyledim, bir yandan panikten gözü dönmüş, acısını benden çıkaran babaya da laf anlattım. KApıda Maya bekliyordu, kızı da kapıda bıraktık yavaş geleceğiz diye.. Hemen o Naz'ı paklarken ben acaba bir önceki akşam pişen ve öğlen yedirttiğim karnıbahar çorbasını beğenmeyip acil tarhana çorbası pişirdim. Neyse ki yedi ve uykuya yollandı, ben de kendimi temizledim ama kızımın bana o yardım isteyen sokuluşları herhalde gözümün önünden bir süre gitmeyecek... İyi ki iyi ki arkada ve yanındaydım, başka türlüsünü düşünemiyorum...

4 yorum:

DERYA dedi ki...

çok geçmiş olsun cocukların bir dakikası öbürüne uymuyor.

Evrim Ozkan dedi ki...

aman cok gecmis olsun. benimde hep aklimda berk arkada otururken ben araba kullanirken ya bisey olursa. bir anda duracagim hemen arkaya yetisecegim. offff kac saniye gececek. o sebeple sol seritten gitmemeye calisiyorum saga ne kadar yakin olursam o kadar iyi.

Elif dedi ki...

teşekkürler :( aynen öyle sağ şerti en güvenlisi ve her an hazırlıklı olmak lazım...

KEO dedi ki...

geçmiş olsun canım neyse ki yanındaymışsın, naz gerçekten de çok şıkmış hani;)