17 Eylül 2012 Pazartesi

Yaz raporu


Ramazan nedeniyle biraz bölünmüş , tatile doyamasak da kısa kaçamaklarla idare ettiğimiz bir yaz geçirdik.
İstanbul’da havalar soğumaya başladı; geceleri kapıları kapatıyoruz, Naz artık atlet giymeye , sandalet yerine spor ayakkabıları ayaklarına geçirmeye başladı.
Haziran sonuna dek okulu devam eden Naz, yılsonu gösterisinin hemen 2 gün sonrasında anneannesiyle Mersin’e uçtu. Kuzenleriyle dolu dolu , benim çocukluğumun yazlarından birini geçirdi su kuşu olarak… Mesela 3. Derste yüzmeyi öğrenmiş, iyot havasına doymuş, çenesi ve  algısı fazlasıyla gelişmiş döndü.
Kendinden yaşça büyük kuzenler ona gözünün içi gibi baksa da, ki cidden bakmak- banyosu- tuvalette yardım-giymesi-yemesi...vs, onlardan yaşına büyük laflar da kapmamış değil ; “ evet,evet cok beklersin” en meşhuru oldu, bu yaza damgasını vurdu diyebilirim.

Temmuz 16 evine dönen Naz ile başarısız bir yaz okulu denememiz oldu, aslında severek gitti, yüzme ve tenis konusunda iyi de oldu ama biraz da yazdırdığımız spor okulu bu konuda tecrübesiz olunca, biraz yardımcımız biraz ben idare ettik.

Eksik kalmak olmaz ; babaanneyi de ziyarete gönderilen Naz Agustos 2. Hafta itibariyla yine seyahate cıktı bu amaçla. Cocugumun uyum kapasitesine hayran olduğumu söylemeliyim. Bunu en iyi çocuk benimki egosuyla söylemiyorum asla, hele hele son 6 aydır maalesef çocuğuyla güç savaşları içinde kendini bulmuş ve girdiği bu yoldan çıkamayan bir anne olarak, hiç hava atacak durumum yok. Ama 2 yaş itibariyle her yaz en az 10 günlük büyükanne ziyaretine alışkın olmasının rahatlığını, bakıcısız ilk yazı olması itibariyle yaşadım.

Tabi ama herkes gitgide yaşlanıyor, bakım becerilerindeki azalma ve çeşitli nedenlerle bölünmeleri derken, birebir onunla pek ilgilenemediklerini farkettim, sanırım yeni gelişmelere de bakılırsa sanırım bensiz ya da bakıcısız Naz’ın ilk ve tek yalnız seyahat yazıydı.

Zaten kendisine eşlik etmek, nedense okul öncesi bu senesini fazlaca önemsemek , kendi yorgunluklarımın da artık altından kalkamamak …vs derken radikal kararımı verdim ve iş hayatına bir es veriyorum. Tabi ki tekstilden kopmam mümkün değil, hele hele koca kişisi işin bu kadar içindeyken , ama farkettim ki esnek çalışmak da yetmiyor çoğu zaman. Sürekli 24 saati nasıl uzatabilirim hesabı yapar hale geldiğimi farkettim. 2 yazdır 10 gün toplu bir tatil bile yapmadık ailece, Naz mecburen okula gideceği günler gelmeden evde kalmak istediğinde “ hadi bugün kalalım “ deme lüksü olmaması cabası. Sabahları trafikte 30 km’lik ofisime gelmek için “hadi hadi, bak hala giyinmedin, neden her sabah bunu yapıyorsun”…vs diye yıllarca yapmamam gerektiğini okuyarak, dinleyerek öğrendiğim tüm söylenmeleri istisnasız yaparak hem çocuğa, hem kocaya hem de kendime ihanet hissinden kurtulamama.
2. çocuk istediğimiz artık bir gerçek, o doğduğunda Naz’a kıyasla, eğer planladığım gibi olursa, daha uzun süre evde olmayı istediğim de gerçek. Daha 2. Çocuk düşüncesiyle beraber Naz’a iyi bir anne olamadım mı? Neleri eksik yaptım? Evet, çalışarak bakıcılarla büyüterek ondan çaldım? …vs düşünceleri kafamı sardı bile. Özellikle son 1 yılın yoğun temposu, öncesindeki yılların birikimi…vs derken ruhen de coktugumu hissettiğim noktada, üstüne de vicdani muhasebelerimi yapıp, kendimi daha da çökerttiğim günlerdeyim. Verdiğim kararımı hala “fazla jest yapma isteğim- bağlılığım-iyi niyetim” gibi sebeplerden hala uygulamaya koyamadım oda ayrı bir konu.
Bazen aynaya bakıp “ya ben? “ dediğim olmuyor değil, ama şükretmek ve yasadıklarımızı kucaklamak dışında davranışlar, yukarıdaki çöküntümü arttıracağından hiç oralı olmuyorum bir yandan.

Bayram tatilinde Naz’ı ve aileyi ziyaret etmenin en güzel tarafı benim ailemin de uzun yıllar, hatta evliliğimden sonra dünür ziyareti yapmış olmalarıydı ki onlara hasret kalmadan bir bayram geçirdik. Denizli- İzmir- Çeşme üçgenin de tbi ki son 2 etap ayrıca keyifli zaman geçirdik.

Döndük kürkçü dükkanına, düzen tutturuyoruz son haftalarda. Naz’ı mevcut anaokuluna devam ettirme kararı almıştık geçen yıldan, çünkü hala hangi ilkokulu seçeceğimizi bilmiyoruz. Bizim çılfın ve özgür kızı zaptedecek öğretmen , okuldan daha önemli bir karar bizim için, bu araştırmayı bu yıla bıraktık. 4+4+4 nedeniyle yaşanan su kaosta bu kararı verebilmemiz pek mümkün değildi. İlk haftalar çekincelerim olsa da , Amerika’lı öğretmenlerin takviyesi, Türk sınıf öğretmeninin pozitif katkısı derken sorular azaldı… Önemli bir sene ve önemli seçimlerin eşiğindeyiz..
Heyecanlıyım…

6 yorum:

pinarbk dedi ki...

Hadi hayırlısı:) İnşallah kararlarını bir an önce uygulamaya koyarsın da biraz olsun ferahlarsın. Hayatın belli dönemlerinde mola vermek şart:)

Yazdığın da iyi oldu, özlemiştim;)

Dijle dedi ki...

Elif,halet-i ruhiyem... Bundan belki de bunca hoşlanmam senden.Herşeyin hayırlısı...

Elif dedi ki...

Sorma Pınar'cım, kararlarımı suya düşüren ama güzel surprizler oldu :) En kısa zamanda paylaşacağım.

ben de buraları özlemişim ve sizleri. elim biraz paslandı ama yavaş yavaş geri döndüm galiba :)

Elif dedi ki...

Dijlem, ben de senden cok hoslanıyorum :) Oh bee, acıldık birbirimize :P

Kızkardeşine ziyarete geldiğinde haber vermeni bekliyorum, cunku yakınız, ruhen zaten yakınız, fizken de yakınlaşalım:P

Öpüyorum

pinarbk dedi ki...

Mercimeği fırına vermişsiniz:)) Bana da haber verin lütfen:) İkinizi de yakından gören bir ben varım;)

Elif dedi ki...

Bizim aramıza Marmara denizi girdi, ama aınca Paris'te bile bulduk birbirimizi, kimbilir bu sene artık denizaşırı da buluşuruz :)
Bu arada yeri gelmişken, sana karşı da boş değilim Pınarcım, biliyorsun :P
Öperim